Kara Delik Teorisini Kim Buldu

Kara Delik Teorisinin Tarihçesi

Kara delikler, etrafındaki hiçbir şeyin, hatta ışığın bile kaçamayacağı kadar güçlü bir kütleçekim alanına sahip olan kozmik cisimlerdir. Bu nedenle, kara delikler doğrudan gözlemlenememektedir. Ancak, varlıkları hakkındaki ilk kanıtlar, 1915 yılında Albert Einstein’ın genel görelilik teorisi ile ortaya atılmıştır.

18. Yüzyıldaki Öneriler

Kara deliklerin varlığı, daha 18. yüzyılda, John Michell ve Pierre-Simon Laplace tarafından, birbirlerinden habersiz olarak, göz önünde bulundurulmuştur. O zamanlar düşünülen, “kaçış hızı” ışık hızından daha fazla olabilecek, yani ışığın çekimlerinin etkisinden kaçamayacağı kozmik cisimlerin varlığıydı.

Michell, 1783 yılında, Güneş’in kütlesinin 500 katından daha büyük bir kütlenin, ışığın kaçamayacağı bir çekim alanına sahip olacağını hesaplamıştır. Laplace ise, 1795 yılında, Dünya’nın kütlesinin 200 milyar katından daha büyük bir kütlenin, aynı şekilde ışık hızından daha hızlı bir kaçış hızına sahip olacağını öne sürmüştür.

Ancak, bu öneriler, o dönemdeki bilimsel bilgi düzeyi ile kesin olarak kanıtlanamadığı için, sadece kuramsal olarak tartışılmıştır.

Einstein’ın Genel Görelilik Teorisi

Kara deliklerin varlığına dair ilk sağlam kanıtlar, 1915 yılında Albert Einstein’ın genel görelilik teorisi ile ortaya çıkmıştır. Genel görelilik teorisine göre, kütleçekim, uzayın ve zamanın eğriliğinden kaynaklanan bir kuvvettir. Bir cismin kütlesi ne kadar büyük olursa, uzayı ve zamanı o kadar fazla bükecektir.

Einstein, genel görelilik teorisini kullanarak, dönmeyen, elektriksel yükü olmayan, statik bir kara deliğin matematiksel çözümünü elde etmiştir. Bu çözüm, kara deliğin çevresinin, ışık hızına eşit olan bir hızda büküldüğü, yani ışığın bile bu hıza ulaşamadan yakalandığı bir olay ufkunun varlığını öngörmektedir.

Schwarzschild Çözümü

Einstein’ın kara delik çözümü, Karl Schwarzschild tarafından 1916 yılında bağımsız olarak elde edilmiştir. Schwarzschild, çözümünü kullanarak, kara deliğin kütlesi ve yarıçapı arasındaki ilişkiyi hesaplamıştır. Bu ilişkiye göre, kara deliğin kütlesi arttıkça, yarıçapı azalır.

Kütlesi Schwarzschild yarıçapının 3 katına ulaşan bir kara deliğin olay ufku, ışık hızına eşit bir hızda bükülür. Bu nedenle, bu kara deliğin içine giren hiçbir şey, ışığın bile bu hıza ulaşamadan, olay ufkunu geçemez.

1960’lı Yıllardaki Gözlemler

1960’lı yıllarda, kara deliklerin varlığına dair ilk gözlemsel kanıtlar elde edilmiştir. Bu kanıtlar, galaksilerin merkezindeki kütlesi çok büyük olan, ancak hiçbir ışık yaymayan cisimlerin varlığını göstermektedir.

Bu cisimlerin, kara delik olabileceği öne sürülmüştür. Ancak, kara deliklerin varlığının kesin olarak kanıtlanması için, kara deliklerin doğrudan gözlemlenmesi gerekmektedir.

1990’lı Yıllardaki Gözlemler

1990’lı yıllarda, kara deliklerin doğrudan gözlemlenmesine yönelik ilk girişimler başlamıştır. Bu girişimler, kara deliklerin etrafındaki gaz ve tozun yarattığı radyasyona odaklanmaktadır.

Bu radyasyon, kara deliğin etrafında dönen ve sıkıştırılan gaz ve toz tarafından üretilmektedir. Bu radyasyon, kara deliğin varlığının ve özelliklerinin doğrudan gözlemlenmesini sağlayabilir.

2019’daki Görüntüleme Başarısı

2019 yılında, Event Horizon Telescope (EHT) adlı uluslararası bir işbirliği, M87 galaksisinin merkezinde bulunan kara deliği görüntülemeyi başarmıştır. Bu görüntü, kara deliklerin varlığının ve özelliklerinin doğrudan gözlemlenmesi açısından son derece önemli bir gelişmedir.

EHT’nin elde ettiği görüntü, kara deliğin etrafındaki olay ufkunu göstermektedir. Bu görüntü, kara deliklerin varlığını ve özelliklerini doğrulayan ilk kesin kanıttır.

Kara Delik Teorisinin Geleceği

Kara delikler, evrenin en gizemli ve karmaşık cisimlerinden biridir. Kara delik teorisi, bu cisimlerin varlığını ve özelliklerini açıklamaya yönelik çalışmalara devam etmektedir.


Yayımlandı

kategorisi