İşaret Dilinin Tarihçesi
İşaret dilleri, işitme engelli insanların birbirleriyle iletişim kurmaları için kullandıkları dillerdir. İşaret dilleri, doğal diller olarak kabul edilir ve kendi gramer yapıları, sözlükleri ve kültürleri vardır.
İşaret dillerinin kökeni tam olarak bilinmemektedir. Ancak, işitme engelli insanların yüzyıllardır birbirleriyle iletişim kurmaları için işaretler kullandıkları bilinmektedir.
İşaret dillerinin ilk yazılı kayıtları, MÖ 2. yüzyıla kadar uzanmaktadır. Bu kayıtlarda, Yunan filozof Aristo, işitme engelli kişilerin işaretler kullanarak iletişim kurduklarına dair gözlemlerini yazmaktadır.
İşaret dilleri, 18. yüzyılda Avrupa ve Amerika’da yaygınlaşmaya başlamıştır. Bu dönemde, işitme engelli insanlar için okullar ve topluluklar kurulmaya başlamış ve işaret dilleri bu kurumlarda öğretilmeye başlanmıştır.
İşaret dilleri, 20. yüzyılda da gelişmeye devam etmiştir. Bu dönemde, işaret dilleri üzerine yapılan araştırmalar artmış ve işaret dillerinin dilbilimsel özellikleri incelenmeye başlanmıştır.
Günümüzde, dünyada 300’den fazla işaret dili kullanılmaktadır. Bu işaret dilleri, kendi aralarında farklılıklar göstermektedir. Ancak, tüm işaret dilleri, doğal diller olarak kabul edilir ve kendi gramer yapıları, sözlükleri ve kültürleri vardır.
İşaret Dillerinin Çeşitliliği
İşaret dilleri, dilbilimsel olarak doğal dillerden farklı değildir. Bu nedenle, işaret dilleri de diğer diller gibi çeşitlilik gösterir.
İşaret dillerinin çeşitliliği, aşağıdaki faktörlere bağlıdır:
- Coğrafi konum: İşaret dilleri, genellikle coğrafi konuma göre farklılık gösterir. Örneğin, Amerika Birleşik Devletleri’nde kullanılan Amerikan İşaret Dili ile Fransa’da kullanılan Fransız İşaret Dili birbirinden farklıdır.
- Tarihi gelişim: İşaret dilleri, tarihsel gelişime göre de farklılık gösterebilir. Örneğin, bir işaret dili, başka bir işaret dilinden etkilenerek gelişebilir.
- Toplumsal faktörler: İşaret dilleri, toplumsal faktörlere göre de farklılık gösterebilir. Örneğin, bir işaret dili, bir topluluk içindeki farklı gruplar tarafından farklı şekillerde kullanılabilir.
İşaret Dillerinin Önemi
İşaret dilleri, işitme engelli insanların iletişim kurmaları için gereklidir. İşaret dilleri olmadan, işitme engelli insanlar topluma tam olarak katılamaz ve eğitim, istihdam gibi temel haklardan yararlanamaz.
İşaret dilleri, işitme engelli insanların kendilerini ifade etmelerine ve toplumla etkileşim kurmalarına olanak tanır. İşaret dilleri, işitme engelli insanların kültürlerini ve geleneklerini korumalarına da yardımcı olur.
Türkiye’de İşaret Dili
Türkiye’de, işitme engelli insanlar tarafından kullanılan işaret dili, Türk İşaret Dili (TİD) olarak adlandırılmaktadır. TİD, doğal bir dil olarak kabul edilir ve kendi gramer yapısı, sözlüğü ve kültürü vardır.
TİD, 19. yüzyılda İstanbul’da ortaya çıkmıştır. Bu dönemde, İstanbul’da bulunan işitme engelli insanlar, birbirlerinden öğrenerek TİD’i oluşturmuşlardır.
TİD, 20. yüzyılda da gelişmeye devam etmiştir. Bu dönemde, TİD üzerine yapılan araştırmalar artmış ve TİD’in dilbilimsel özellikleri incelenmeye başlanmıştır.
Günümüzde, TİD, Türkiye’deki işitme engelli insanlar tarafından yaygın olarak kullanılmaktadır. TİD, eğitim, istihdam, sosyal yaşam gibi alanlarda kullanılmaktadır.
TİD’in Öğrenilmesi
TİD, işitme engelli olmayan kişiler tarafından da öğrenilebilir. TİD’i öğrenmek için, kurslara veya özel derslere gidilebilir. Ayrıca, internette ve kütüphanelerde TİD hakkında bilgi edinmek mümkündür.
TİD öğrenmek, işitme engelli insanlarla iletişim kurmak için gereklidir. TİD öğrenmek, işitme engelli insanların kültürünü ve geleneklerini tanımak için de önemlidir.
Sonuç
İşaret dilleri, işitme engelli insanların iletişim kurmaları için gerekli olan doğal dillerdir. İşaret dilleri, işitme engelli insanların kendilerini ifade etmelerine ve toplumla etkileşim kurmalarına olanak tanır. İşaret dilleri, işitme engelli insanların kültürlerini ve geleneklerini korumalarına da yardımcı olur.